1920-01-13-TR-001
Türk :: tr
Home: www.armenocide.net
Link: http://www.armenocide.net/armenocide/ArmGenDE.nsf/$$AllDocs/1920-01-13-TR-001
Source: TR/Takvîm-i Vekâyi /
Edition: Dîvan-ı Harb-i Örfi Zabıtları
Source First Published: 02/09/1920
Last updated: 03/23/2012


Mamuretülaziz (Harput) Davası: Karar Sureti

3771.doc



1

BİRİNCİ DÎVÂN-I HARB-İ `ÖRFÎ

Muhâkemâtı Zabıt Cerîdesi

Re'îs: Mîrlivâ' Es`ad Paşa

A`zâ: Mîrlivâ' İhsân Paşa, Mîrlivâ' Mustafâ Kerîmî Paşa, Mîrlivâ' İsmâ`îl Hakkı

Paşa, Mîralay Süleymân Şâkir Bey

MA`MÛRETÜ'L-`AZÎZ TAKTÎLİ MUHÂKEMELERİ

Gıyâben [kendileri olmaksızın] Muhâkemeleri İcrâ Edilen: İttihâd ve Terakkî Cem`iyeti Merkez-i `Umûmîsi A`zâsından Teşkîlât-ı Mahsûsa Re'îsi Doktor Bahâ'e'd-dîn Şâkir, İttihâd ve Terakkî Cem`iyeti Ma`mûretü'l-`azîz Kâtib-i Mes'ûlü [parti sekreteri] Resneli Nâzım Beyler

Vicâhen [yüzlerine karşı] Muhâkemeleri İcrâ Edilen: Dersim Meb`ûs-u Sâbıkı [eski mebusu] Hâcı Bâlos Zâde Mehmed Nûrî, Ma`mûretü'l-`azîz Ma`ârif Müdîr-i Sâbıkı [eski müdürü] Ferîd Beyler


KARAR SURETİ

Muhâkemât-ı cârîye [yürütülen muhâkemeler] vechile [üzerine] istimâ` olunan [dinlenen] tarafeynin [iki tarafın] iddi`â ve ifâdât [ifadeleri] ve müdâfa`âtı ve bi'l-cümle evrâk-ı da`vâ [bütün dava evrakı] ve zavâbıt-ı mahkeme mündericâtı [mahkeme zabıtlarının içindekiler] ser-â-pâ [baştan aşağıya] mütâla`a ve tedkîk ve keyfiyet [durum] ta`mîk olundukdan [derinlemesine incelendikten] sonra îcâbı tezekkür olundukda [gereği konuşulduğunda] İttihâd ve Terakkî Cem`iyeti Merkez-i `Umûmîsi a`zâsından ve maznûn-ı `aleyhümden [sanıklardan] Doktor Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyin Teşkîlât-ı Mahsûsa re'îsi sıfatıyla Der-sa`âdet'den [İstanbul‘dan] Trabzon ve Erzurum vilâyetleriyle menâtık-ı sâ'ireye [diğer bölgelere] `azîmet ederek [giderek] habishânelerden tahlîye etdirilen kavâfil-i mücrimînden [suçlular topluluğundan] ve sâ'ir eşhâs-ı bâgiyeden [diğer asi şahıslardan] mürekkeb [meydana getirilmiş] olmak üzere tertîb [hazırlanan] ve teşkîl edilen [kurulan] çetelerin başına geçerek Ermenilerin tehcîri esnâsında muhtelif zamân ve mahallerde îkâ` [yapılan] ve irtikâb olunan [işlenen] katl-i nüfûs [insanların öldürülmesi] ve nehb-i emvâl [mülklerin yağmalanması] fecâyi` [faciaları] ve fazâyihini [edepsizliğini] cem`iyet-i mezkûreye [zikredilmiş olan cemiyete] ya sâ'ika-yı safvet ve cehâlet [saflık ve bilgisizliğin sürüklemesi] veyâhûd ilcâ-yı hırs [hırslarının sürüklemesi] ve menfa`at ile iltihâk etmiş [katılmış] olan ba`z-ı eşhâs ve me'mûrîne [bazı şahıslar ve memurlar] kâh şifâhî [sözlü] ve ba`zen dahi şifre ile tahrîrî telkînât ve ta`lîmât-ı hafîye [yazılı ve gizli emirler] icrâ' ve i`tâsı [vermek] sûretiyle mevki`-i fi`ile îsâl eylediği [emredilen fiili yerine getirdiği] ve tertîb edilmiş [düzenlenmiş] olan bu kısm-ı Teşkîlât-ı Mahsûsa efrâdını Ermenilerin ifnâ' ü imhâ'sı [yok edilmesi] emrinde istihdâm eylemiş [kullanmış] olduğu mûmâ-ileyh [adı geçen] Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyin İttihâd ve Terakkî Cem`iyeti'nin Ma`mûretü'l-`azîz kâtib-i mes'ûlü [parti sekreteri] maznûn-ı `aleyhümden [sanıklardan] firârî Resneli Nâzım Beye Ma`mûretü'l-`azîz Vâlîsi Sâbit Bey vâsıtasıyla Erzurum'dan keşîde eylemiş [çekmiş] olduğu 21-4-31 târîhli şifreli telgrafnâmede [oradan sevk olunan Ermeniler tasfîye olunuyor [temizleniyor] mu nefy [sürgün edildiğini] ve tagrîb olunduğunu [kovulduğunu] bildirdiğiniz eşhâs-ı muzırra [zararlı şahıslar] imhâ' ediliyor mu yoksa yalnızca sevk ve i`zâm mı olunuyor [gönderiliyorlar mı] vâzıhan [açıkça] bildiriniz] deyü iş`âr eylemesi [haber göndermesi] ve İttihâd ve Terakkî Cem`iyeti Merkez-i `Umûmîsi a`zâları hakkındaki dosya meyânında [arasında] mevcûd vesâ'ikden [belgelerden] Erzurum Vâlîsi Münîr Beyin: Erzurum'dan Kığı tarîkiyle [yoluyla] sevk olunan zengînler kâfilesinin Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyin tertîb-kerdesi olan [düzenlemiş olduğu] çete efrâdı ve Dersimliler tarafından katl olunduklarını ve gârâta [yağmalara] ma`rûz <1Sl> kaldıklarını müş`ir olan [haber veren] şifreli telgrafnâmesi mündericâtı [içindekileri] ve esbak [eski] Kastamonu Vâlîsi Reşîd Paşanın mûmâ-ileyh [adı geçen] Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyden tehcîr hakkında şifreli telgraf aldığını beyân ve Vehîb Paşanın: Ermenilerin katl ve imhâ'sı ve mâllarının yağma ve gasbı İttihâd ve Terakkî Merkez-i `Umûmîsinin netîce-yi mukarrerâtı [kararları sonucu] olub Üçüncü Ordu mıntakasında [bölgesinde] insân kassâblarını tedârik [hazırlayan] ve idâre ve istihdâm edenin Bahâ'e'd-dîn Şâkir'in olduğunu dermeyân ve Antalya Mutasarrıf-ı sâbıkı [eski mutasarrıfı] Sabûr Sâmî Beyin: Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyin Erzurum'dan keşîde eylediği [çektiği] şifreli telgrafnâmede [Erzurum, Van, Bitlis, Diyâr-ı bekir, Sivas, Trabzon havâlîsinde tek bir Ermeni kalmamak üzere Musul ve Zor taraflarına sevk eylediklerinden Antalya'da ne yapılmakda olduğunu] yazmış idüğini ber-âverde-yi zebân eylemeleri [dile getirmesi üzerine] ve zabıtnâmede ber-tafsîl münderic [içinde ayrıntılar] bulunan şühûd-u müstemi`a-yı sâ'irenin [diğer dinlenen şahitlerin] ihbârâtının [anlattıklarının] delâ'il ve karâ'in-i mebsûtayı [bahsolunmuş olan deliller ve ipuçlarını] mü'eyyid [kuvvetlendirmesi] ve müşeyyid bulunması [sağlamlaştırması] ile mertebe-yi sübûta vâsıl [ispat derecesine ulaşmış] olduğundan mûmâ-ileyh [adı geçen] Bahâ'e'd-dîn Şâkir Beyin fecâyi`-i mebhûsenin [bahsolunmuş olan faciaların] fâ`illeriyle hem-fi`il [suç ortağı] olmak üzere mücrimiyetine [suçluluğuna] müttefikan [oybirliğiyle] ve diğer maznûn-ı `aleyh [sanık] firârî Resneli Nâzım Beye gelince: Hey'et-i hâkimeden üç zât mûmâ-ileyh [adı geçen] Nâzım Beyin bâlâda münderic [yukarıda bulunan] 21-4-31 târîhli telgrafnâme mündericâtından [içindekilerden] müstebân olduğu [anlaşıldığı] üzere tehcîr esnâsında Bahâ'e'd-dîn Şâkir ile muhâberâtda bulunmasına [haberleştiğinden] ve Ma`mûretü'l-`azîz Vâlîsi Sâbit ve Merkez-i `Umûmî kâtib-i `umûmîsi [genel sekreteri] Midhat Şükrü Beylerin mazbût [zabıta geçmiş olan] beyânâtına ve şühûd-u müstemi`anın ihbârâtına [dinlenen şahitlerin anlattıklarına] ve kendisinin tahkîkâta şürû` olunmasını [başlanmasını] müte`âkib [sonra] firâr edüb elyevm [bugün] hâl-i firârda bulunması ve evrâk-ı da`vâ meyânında [arasında] mevcûd diğer muhâbere evrâkı muhteviyâtı [içindekileri] gibi emârâta [delillere] binâ'en [dayanarak] fecâyi`-i mezkûrede [zikredilmiş olan facialarda] hem-fi`il [suç ortağı] ve iki zât ise: mûmâ-ileyhin [sanığın] ta`rîfât-ı kânûnîye [kanunun bildirdiği] dâ'iresinde fâ`il-i aslî olanlarla ittihâd [birlikte hareket] eylediği veyâhûd cerâ'im-i mezkûrenin husûlü [zikredilmiş olan suçları yapmak] maksadıyla bir gûnâ [çeşit] ef`âl [fiillere] ve icrâ'âta cür'et etdiği hakkında hiç bir delîl ve emâreye dest-res olunamamasına [elde edilememesine] ve fakat Bahâ'e'd-dîn Şâkir ile ber-vech-i bâlâ [yukarıda belirtildiği üzere] muhâbereye kıyâm etmesine [başlamasına] ve şühûd-u müstemi`anın [dinlenen şahitlerin] <2Sa> tarz-ı şehâdetine [şahitlik etme biçimine] binâ'en [dayanarak] fecâyi`-i mezkûreyi [zikredilmiş olan faciaları] i`dâd [hazırlanmasına] ve teshîle [kolaylaştırılmasına] sebeb olan ef`âlde [fiilerde] bilerek fâ`il-i aslîlere mu`âvenetde [yardımda] bulunmak sûretiyle fer`an zî-medhal [ikinci dereceden suçlu] olduğu re'yinde [görüşünde] bulunmuş ve bu misillü ahvâlde [durumlarda] ekalliyetin [azınlığın] re'yinin [görüşünün] tagallübü [zorla hüküm sürmesi] muktezâ-yı kânûnîyeden [kanunun gereklerinden] bulunmuş olduğundan anın [onun] dahi cerâ'im-i mebhûsede [bahsolunmuş olan suçlarda] fer`an zî-medhal [ikinci dereceden suçlu] olmak üzere mücrimiyetine [suçluluğuna] ber-vech-i muharrer [yazıldığı üzere] hem-fi`il [suç ortağı] olduğu husûsunda ekseriyet-i sülüsân-ı ârâ [üçte iki oy çoğunluğu] hâsıl olamaması [meydan gelmemesi] münâsebetiyle karâr verildikden sonra cihet-i cezâ'îye [ceza yönü] dahi müzâkere olundukda; mücrimân-ı merkûmândan [adı geçen suçlulardan] Bahâ'e'd-dîn Şâkir'in hareketinin tevâfuk etdiği [uygun geldiği] Kânûn-ı Cezâ'nın 181'nci mâddesi delâletiyle [ışığında] yüz yetmişinci mâddesine tevfîkan [uygun olarak] i`dâmına ve Resneli Nâzım'ın dahi kânûn-ı mezkûrun [zikredilmiş olan kanunun] kırk beşinci mâddesinin ikinci fıkrası delâletiyle [ışığında] mevâdd-ı mezkûreye [zikredilmiş olan maddelere] tatbîkan [uygulama suretiyle] on beş sene müddetle küreğe konulmasına ve her ikisinin emvâl-i mahcûzalarının [haczedilmiş olan mülklerinin] usûlü dâ'iresinde idâre etdirilmesine ve Nâzım'ın hukûk-ı medenîyeden [medenî hukuktan] dahi ıskâtına [düşümesine] ve diğer maznûn-ı `aleyhümâ [sanık] Dersim meb`ûs-u sâbıkı [eski mebusu] Mehmed Nûrî ve sâbıkı [eski] Ma`mûretü'l-`azîz ve lâhik [yeni] Konya Ma`ârif Müdîri Ferîd Beylere gelince: Bunlardan Mehmed Nûrî Bey: çiftliğine civârda bulunan Hulvenek karyesinden [köyünden] nefy [sürgün ettikleri] ve iclâ' [uzaklaştırdıkları] ve bi'l-âhare [sonra] katl ve imhâ' eyledikleri anlaşılan Ermenilerin karyelerinden [köylerinden] ihrâc eyledikleri sırada sevke me'mûr jandarmalar muvâcehesinde [önünde] [sizi kemikli köye göndereceğim buraya arpa ekdireceğim] gibi sözler sarf ederek jandarmaları îkâ`-ı katle [öldürmeye] teşvîk eylediği bey[b]ânıyla [üslubuyla] ithâm ve Dîvân-ı Harbe sevk edilmiş ise de icrâ' kılınan muhâkemât esnâsında müştekiye [şikayetçi kadın] sıfatıyla istimâ` olunan [dinlenen] Margrit kadın, mûmâ-ileyh [adı geçen] Mehmed Nûrî Beyin esnâ-yı tehcîrde Hulvenek karyesine [köyüne] geldiğini ve bu sırada kendisine ricâ etmelerine karşu kabûl etmeyerek [kocanızın gitdiği yere gideceksiniz arpa ekdireceğim] dediğini ve Karabet'in hânesine [buraya eşyâ'sını kim koyarsa üç ay sonra gelüb alacakdır] deyü muharrer [yazılı] olan bir kâğıd yapışdırarak sonra da atına binüb gitdiğini beyân ve esnâ-yı tehcîrde İstanbul'da bulunan ve mezbûre [zikredilmiş olan kadın] Margrit kadının ifâdesine `atfen ihbârâtda bulunan müştekî [şikayetçi] Kasbar Musesyan ise: Mehmed Nûrî Beyin bir çoklarından pâra topladığını ve Karabet'in hânesinde bir `askere kırmızı bir kâğıd imzâ' etdirdiğini ve ba`z-ı kadınların eteklerine kapanarak şefâ`at istemelerine karşu [bu köye arpa ekdireceğim] deyüb atına râkiben [binerek] gitdikden sonra müheyyâ-yı hücûm [hücum etmeye hazır] olan çetelerin köye dâhil olduklarını mezbûre [zikredilmiş olan kadın] Margrit'den işitdiğini ve fakat Mehmed Nûrî Beyin Karabet'in hânesine kâğıd yapışdırdığından ma`lûmâtı olmadığını der-miyân ederek [söyleyerek] yekdiğerine mübâyin [zıt] ifâdâtda [ifadelerde] bulunmalarına ve hâlbuki hânesine yafta yapıştırıldığı beyân olunan <2Sl> ve `inde'l-muhâkeme [muhâkeme huzurunda] ma`a't-tahlîf [yemin ettirilerek] istimâ` kılınan [dinlenen] merkûm [adı geçen] Karabet'in beyânât-ı ânifeyi [önceki ifadelerini] redd ü tekzîb ile [kabul etmeyerek ve yalanlayarak] Mehmed Nûrî Beyin çiftliğinde ihtifâ' ederek [saklanarak] tehcîrden kurtulduğunu ve tehcîrin bidâyetinden [başlangıcından] nihâyetine kadar Mehmed Nûrî Beyin hânesinde bulunduğu hâlde mûmâ-ileyhin [adı geçenin] bâcinâhı [bacanağı] `Âsım Beyin emvâl-i menhûbeyi [yağmalanmış malları] Mehmed Nûrî Beyin hânesine götürdüğünü görmediğini ihbâr eylemesine, ve Mehmed Nûrî Beyden tevkîfhânede [hapishanade] pâra alınmasına teşebbüs olunması da başkaca şâyân-ı dikkat görülmesine ve hükûmetce tehcîre tâbi` olanları ihtifâ' edenlerin [saklayanların] i`dâm cezâsıyla tehdîd olunmalarına ragmen mezkûr [zikredilmiş olan] Hulvenek karyesi [köyü] ahâlîsinin bir çoklarını ihtifâ' [saklamak] ve muhâfaza [korumak] ile hayâtlarını kurtardığı bu sûretle tahlîs-i giribân eden [yakasını kurtaran] ve celse-yi sâbıkada [geçen celsede] mevzû`-u bahs olan otuzu mütecâviz [aşan] eşhâsın [şahısların] mürâca`at-ı vâkı`alarından müstebân [meydana çıkmış] olmasına ve husûsen [özellikle] bu bâbda [konuda] bî-taraflığı [tarafsızlığı] cây-ı tereddüd [şüphesi noktası] olmayan Amerikalı Mister Riks'in Mehmed Nûrî Beyin tehcîr esnâsında bir çok Ermeniyi himâye etdiğini beyân etmesi de bu ciheti mü'eyyed [doğrulanmış] bulunmasına ve şühûd-ı müstemi`adan [dinlenen şahitlerden] Mehmed `Alî Beyin zabıtnâmede ber-tafsîl münderic [içinde ayrıntısıyla] bulunan ihbârâtı [anlattıkları] hilâf-ı mahsûs [özellikle yalan] olduğu gibi hey'et-i tahkîkîye de olvechile [aynı şekilde] edâ-yı şahâdetden [şahitlik ettikten] sonra müsâdif olduğu [rastgeldiği] Mustafâ Safvet Efendiye i`tirâfı vechile [itiraf ettiği şekliyle] edâ-yı şahâdet [şahitlik] etdiğinden bi'l-bahs [bahsederek] görüşmek üzere adresini vermesi ihbârât-ı mebhûsesini [bahsi geçmiş olan anlattıklarını] ta`lîl [bahane etmesi] ve şâ'ibedâr eylemesine [kusurlu göstermesine] ve diğer maznûn-ı `aleyh [sanık] Ma`ârif Müdîri Ferîd Beyin: Kâfilelerin tertîb ve sevkine iştirâk ederek ve halka karşı mezâlim-i vâkı`anın hükûmet muvâfakatıyla [onayıyla-rızasıyla] îkâ` edildiği [yapıldığı] zannını [süsünü] vererek cerâ'im-i vâkı`anın [suç olaylarının] îkâ`ını [yapılmasını] teshîl eylediği [kolaylaştırdığı] hakkında bir gûne [çeşit] delîl ve ihbâra destres olunamamasına [elde edilememesine] binâ'en [dayanarak] mûmâ-ileyhümâdan [sanıklardan] Mehmed Nûrî Beyin yalnız mahkemeye sevk olunan çiftliği civârındaki Hulvenek karyesi [köyü] Ermenilerinin taktîl ve nehb-i emvâlinden [mallarını yağmalamaktan] ve bâcenâhı [bacanağı] maznûn-ı `aleyhümden [sanıklardan] `Âsım Beyin emvâl-i menhûbeyi [yağmalanmış malları] hânesine nakl ve ihfâ' etmesi [saklaması] cürmünden [suçundan] ve Ferîd Beyin dahi fi`il-i mezkûr müdde`â-bihden [zikredilmiş olan ve davaya sebep olan fiilden] berâ'atlerine ve sebeb-i âhere [başka bir sebepten] mebnî [dolayı] mevkûf [tutuklu] olmadıkları takdîrde tahlîye-yi sebîllerine [salıverilmelerine] Bahâ'e'd-dîn Şâkir ve Resneli Nâzım'ın gıyâblarında [kendileri olmaksızın] ve Mehmed Nûrî ve Ferîd Beylerin de vicâhlarında [yüzlerine karşı] ittifâk-ı ârâ [oybirliği] ile karâr verildi.

21 Rebî'ül-âhir 338 ve 13 Kânûn-ı Sânî 336

Mustafâ Kerîmî İhsân

İşbu karâra iştirâkla [katılmakla] berâber maznûn-ı `aleyhümden [sanıklardan] Resneli Nâzım'ın dahi Bahâ'e'd-dîn Şâkir misillü [derecesinde] hem-fi`il [suç ortağı] olmak üzere mücrimiyeti [suçluluğu] re'yindeyiz [görüşündeyiz].

Süleymân Şâkir İsmâ`îl Hakkı Es`ad

Takvîm-i Vekâyi Nr. 3771, S. 3-6; Ma`mûretü'l-`azîz Taktîli Muhâkemeleri (Karâr Sûreti)



Copyright © 2011-2024 Taner Akçam: www.armenocide.net A Documentation of the Armenian Genocide in World War I. All rights reserved