Dün şehrin tehcir edilenlerden (20.000) -muhtemelen katedilecek mesafeleri de göz önünde tutarak- 14 gün içinde temizlenmesi emri verildi. Geçici toplanma şehrin dışındaki toplama kampı. Torosların güneyinde nakiller için artık demiryolları kullanılmıyor. Kendi ulaşım aracı olmayan aileler yaya olarak yola çıkıyor, eşyalar için her aile için bir deve, ki genellikle eşyalar zorunlu olarak geride kalıyor. Vilayet siyasi işler müdürünün verdiği bilgiye göre, Katma ve Racu’da 40.000 kişi toplanmış, Batı, Orta ve Kuzey Anadolu’dan genel diğer şüpheliler ise henüz yollarda, 300.000 kişi “iskân edilmek üzere” güneye (Rakka, Der Zor, Batı Hauran’a) yollanmış. Bunlar adı geçen memura göre, hedefe ulaşıldığında zorunlu olarak kendi kaderleriyle başbaşa bırakılacaklar ve “hepsi ölecek”; hükümet “belki” barış zamanında nakilleri organize edebilirmiş, oysa Müslümanların nakli de genellikle başarısız olmuştu, şu anda ne parası, ne de memuru varmış. Tehcir için hiçbir şey yeterli değil, toplama kampları için ne çadır ne un ne de yakacak veriliyor; nakledilen köylülerin çapa ve kürekleri bile resmi makamlarca ellerinden alınmış. Herkes nakledilenlerin çoğunun nakil esnasında öleceğini düşünüyor. Almanya’nın da bu kitle katliamına göz yumduğu sadece Hıristiyanlar tarafından değil, bazen olumlu bazen de olumsuz olarak Müslüman nüfus tarafından da kabul ediliyor. Bunlar Almanya’yı örnek veriyorlar (Belçika!). Rapor hazırlanıyor.
Hatta Talat Bey bile birkaç gün önceki konuşmamızda Belçika’da 40.000 Belçikalıyı öldürdüğümüzden söz etti. Bunu başka kişilerden de duydum. Belli ki düşmanlarımız tarafından uydurulan söylenti Türkler arasında yayılıyor.