Talat Bey Ermenilere yönelik takibat konusunda ilgili vilayet dairelerine göndermiş olduğu çeşitli telgraf emirlerinin ekteki Almanca çevirilerini bu ayın ikisinde bana verdi. Böylece merkezi hükümetin iç bölgelerde Ermenilere karşı meydana gelen olaylara bir son vermek ve sürgün edilenlerin nakilleri sırasında bakımlarını sağlamak için ciddi çaba harcadığına ilişkin kanıt vermek istedi. Talat Bey birkaç gün önce buna atıfla şu ifadeyi kullanmıştı: la question arménienne n’existe pas [Artık Ermeni sorunu yok].
Birinci ve üçüncü telgrafın tarihi belirsiz ancak birinci telgraf 31 Ağustos’ta gönderilmiş olmalı.
Konuya ilişkin başka raporları vermeyi saklı tutmak kaydıyla belirtmem gerekir ki, Trabzon’daki Kayzerlik Konsolosluğu’nun bir telgrafına göre, orada şimdiye kadar kendilerine dokunulmayan Ermeniler (bunların arasında Osmanlı Bankası memurları, Reji Şirketi memurları ve kadınlar) Ağustos ayı sonlarında geceleyin sürülmüş ve ve şehre yakın bir yerde öldürülmüşler. Aynı şekilde buradaki Katolik-Ermeni Patrikliği yolculuk yapanların ifadelerine dayanarak, aralarında Katolik Başpiskopos ve din adamları ile rahibelerin de bulunduğu Ankaralı Ermenilerin (esas olarak Katolikler) 30 Ağustos’ta Ankara’dan sürülmüş ve şehirden biraz uzaklaştıktan sonra öldürülmüş olduklarını bildirdi.
Bu son olayları dikkate alarak telgrafların basına verilmesinden şimdilik kaçınılmasını tavsiye ederdim.
Talat Bey bugün Prense [Hohenlohe-Langenburg] ekte bulunan yazılı emirleri elden verdi. Kendisi savaş durumu izin verir vermez emirlere titizlikle uyulmasını denetlemek için vilayetleri ziyaret etmek istiyor.. Prens [Hohenlohe-Langenburg] emirlere ilişkin haberin Monsignore Dolci ve Katolik Psikoposa bildirilmesini istiyor.
Ermenilerin yaşadıkları yerden çıkartılıp önceden belirlenen yerlere gönderilmeleriyle Osmanlı Hükümeti onların imhasını değil, sadece bu milliyetin hükümet düşmanı faaliyet ve girişimlerini engellemek ve aynı kimselerin bir Ermeni devleti kurmak konusundaki milli özlemleri peşinde koşamayacak hale getirmek hedefini güttüğünden, sevkiyat sırasında kafilelerin korunması ve iaşesiyle ilgili tüm önlemlerin alınmasına ve bulundukları yerden zaten uzaklaştırılmış ve sevklerine devam edilmek üzere bekleyenler hariç olmak üzere geri kalan Ermeniler ile zaten yapılan duyuruya uygun olarak asker aileleri, ihtiyaçlara karşılık verecek sayıda zanaatkârlar ve Katolik ve Protestan cemaatinden Ermenilerin gelecekte yaşadıkları yerlerden uzaklaştılmamasına kesin olarak karar verilmiştir.
Bu yolla ilân olunur ki, kafilelere saldırıda bulunacak, soygunculuk yapacak ve hayvani güdülerle utanç verici suçlar işleyecek tüm şahıslar ve onlara yardım edecek herkes ile bütün suçlu memur ve jandarmaların katı cezalara çarptırılmaları için derhal mahkemede dava açılacaktır. Suç işleyen memurlar bildirilmelidir. Bu tür suçların tekrarı halinde vilayet ve liva yönetimleri sorumlu tutulacaktır.
Konya Vilayeti’ne
Ereğli’de bulunan Ermeni muhacir kafilelerine ekmek zeytin dağıtılmalı ve peksimet hazır edilmelidir. Gereken masrafın buradan karşılanması için bize miktarın bildirilmesi.
İzmit, Eskişehir, Kütahya, Karahisar, Hüdavendigâr, Konya, Ankara, Adana ve Halep Vilayeti Yetkililerine:
İşbu yazıyla Sizi zaten istasyonlarda bulunan ve öbür istasyonlardan nakledilecek Ermenilere üç dört gün yetecek miktarda ekmek sağlamak ve dolayısıyla yolda sıkıntı çekmemeleri için bütün önlemleri almakla görevlendiriyorum.
A) İçişleri Bakanlığı’nda bugün bana Canpolat Bey’in vekili Aziz Bey şunları açıkladı:
1) İlk telgraf yukarıda adı geçen vilayet yönetimlerine gönderilmiştir. Yani örneğin Trabzon’a gönderilmemiştir. Ayrıca Bergfeld’in geçtiğimiz ayın 27’sinde Ağustos ayının sonlarına doğru gönderdiği telgrafa (No: 4996) göre olayların meydana geldiği Katamuni, Bitlis ve Van’a da gönderilmemiştir. Bu son olaylardan Aziz Bey’in hiçbir haberi yoktu.
2) Buna karşılık aynı kişi Ermenilerin Ankara’dan nakledilmesi sırasında bir “çarpışma” olduğunu biliyordu. Ayrıntılar dair bilgi ise eksik.
3) Zaten sürülmüş Katolik ve Protestanların geri nakledilmesinden telgrafta söz edilmiyorsa, bunun nedeni, onları yine tekil yerleşim yerlerinde büyük miktarlarda toplamamak için kısım kısım göndermek istenmesidir.
B) Söz konusu telgrafların bir kopyasını bugün (4 Eylül) tepesine “Sayın Prensin talimatıyla” yazarak Monsignore Dolci ve Ermeni Katolik Patrikliğinden Monsignore Terziyan’a verilmek üzere Monsignore Nasliyan’a teslim ettim.
C) Buradaki Greg. Ermeni Patriği eğer mümkünse acilen şu noktalarda yardımcı olmamızı rica ediyor:
1. Batı vilayetlerinden sürülen Ermenilerin Pozantı’nın ötesinde bir yere gönderilmemesi;
2. Askere alınan Ermenilerin yakınlarının tehcirden muaf tutulması;
3. Dini makamların ve resmi olmayan kişi ve derneklerin yardım faaliyetlerine hükümetçe izin verilmesi;
4. Gönderilenlerle geride bıraktıkları akrabaları arasındaki yazışmalara izin verilmesi.
Babıali aralarında Ermenilere yönelik takibat meselelerinin de olduğu çeşitli vilayet makamlarına (tahminen 29 Ağustos’ta) gönderilen telgraf emirlerinin metnini Büyükelçiliğe bildirdi. Bunların ana içeriği, toplu nakillerin Ermenilerin imhasını değil, aksine sadece belli hükümet düşmanı unsurları zararsız hale getirmeyi amaçladığıdır. Sürülenler nakilleri sırasında korunacak ve beslenecektir. Henüz sürülmeyenler, ayrıca daha önce emredildiği şekilde asker aileleri, Katolik ve Protestan Ermeniler ve zanaatkârlar kaçınılmaz olmadığı takdirde artık gönderilmeyecektir. Sürülenlere karşı taşkınlıklar mahkemece cezalandırılacak ve olayların tekrarı halinde üst makamlardan hesap sorulacaktır.
[Mordtmann’ın :Notu]
Adana Valisi bu konuda da Babıali’nin resmi emirleriyle ilgilenmedi. Ayrıca bakınız: 7216 Ek 12, yaprak 142