Görev yerine getirildi. Halil Bey zorla din değiştirmelere engel olacağına söz verdi. Zorla din değiştirenlerin hemen tekrar Hıristiyanlığa geri dönmelerinin yerinde olmayacağını söyledi. Barıştan sonra bu sorunun büyük olasılıkla tatmin edici bir şekilde çözüleceğini belirtti.
Tutanak notlarımı yanıma almamı rica etti, çünkü Kont Metternich ile bu tür görüşmeler sonrasında geride yazılı hiçbir şey bırakılmaması konusunda anlaşmışlar.
Enver ve Talat Paşaları zorla din değiştirmelerin hemen engellenmesi için ikna etmeye çalışacağına söz verdi. Din değiştirenlerin Hıristiyanlığa geri dönmelerinin şu anda pek uygun olmadığını, çünkü bu durumun yeni tehcirlere yol açabileceğini belirtti. Ermenilere baskı yapılan Abdülhamit döneminden sonra da görüldüğü gibi, savaştan sonra zaten bunu mümkün olacağından söz etti.
Alman Hükümeti, Hıristiyan bir güç sıfatıyla, ne yazık ki Türkiye’de gözlene gelmiş vicdan hürriyeti ilkelerine aykırı bu şiddet olayları karşısında ancak üzüntü duymakta ve bunları tasvip etmemektedir. Kaldı ki bu ilkeler Osmanlı Anayasasında özel bir maddeyle benimsenmiştir. Aynı şekilde, Alman Hükümeti Hıristiyan Ermenilere karşı yapılan baskıların, barış şartlarının görüşülmesi sırasında ciddi güçlükler doğuracağı düşüncesinde olup itilâf güçlerinin gelecekte İmparatorluğun içişlerine müdahale etmek için bu durumu kullanmak isteyecekleri düşüncesindedir.
Bu bağlamda, Osmanlı Devletinin milli bağımsızlığını güçlendirmeye katkıda bulunma azmindeki Alman Hükümeti, iki müttefik (Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan) hükümetini de ilgilendiren bir mesele konusunda kendi görüşünü Osmanlı Hükümeti’ne bildirmeyi kendine bir görev bilmekte olup aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin ne askeri menfaatleri ne de kamu düzeni gerekçelerinin haklı kıldığı bu olaylara son vermeye yönelik gerekli tedbirleri alacağı umudunu taşımaktadır.